19 Kasım 2012 Pazartesi

Ben X (2007)


Belçika'da yaşanmış bir olaydan esinlenen film, otistik bir gencin normal insanlar arasındaki yaşam mücadelesini anlatıyor. 

Ben, asperger sendromlu bir gençtir. Sosyal hayata hiçbir şekilde tutunamayan, insanlarla ilişki kuramayan ve çoğu zaman sınıf arkadaşlarının acımasızlıklarına maruz kalan Ben, yaşantısındaki boşluğu internette oynadığı bir oyunda ustalaşarak gidermeye çalışır. Her gün aynı saatte oyun oynar ve oyunda çok güçlü hale gelir. Zamanla Ben için gerçek hayat ve oyun iç içe geçmiştir, gerçek dünyayı da oyun atmosferi gibi algılamaya başlar ve orada kullandığı stratejileri kullanarak hayatına devam etmeye çalışır. Scarlite ise, Ben'in uzun süredir internet üzerinden oyun oynadığı genç bir kızdır. Scarlite'in Ben ile tanışmak istemesi, Ben'in hayatında yeni bir sayfa açmasını tetikleyecektir.


Filme objektif yaklaşmak çok mümkün görünmüyor, çünkü kimsenin karşı çıkamayacağı haklı bir sosyal mesajı beynimize kazıyor film. Otizm üzerinden farklı olanı yok etme isteğini ve bu istekle güdülenen insanı en çirkin yanıyla gözler önüne seriyor. O yüzden sanki, her ne olursa olsun, filmi alkışlamak lazımmış gibi geliyor ve bu da ister istemez filmle arama mesafe koymama sebep oluyor. Filmi izlerken bu mesajın açıklığı ve direktliği sık sık ikilem yaşattı bana. Kimi zaman bu kadar keskin bir dille anlatılmasından rahatsız oldum, akabinde belki de gerçekten duygularımıza hunharca saldıran bu sahnelerle yüzleşmeliyiz diye düşündüm. 

Filmin sonu biraz olsun umut aşılıyor izleyiciye. Ben, kendisine hayatı zorlaştıranlara güzel bir ders veriyor ve pes etmek yerine ayağa kalkmayı, savaşmayı seçiyor. Bu son, her ne kadar inandırıcılık konusunda nazarımda biraz zayıf kalsa da çok haklı bir çıkış noktası var; Ben'in annesinin filmin başında ve sonunda söylediği gibi maalesef bazı şeylerin anlaşılması ve değişebilmesi için her zaman önce birinin ölmesi gerekir, yoksa hiç sorun olmaz, yoksa hep olduğu gibi devam eder.

Şunu da belirtmeliyim ki Ben karakterini canlandıran Greg Timmermans'ın ilk profesyonel oyunculuk deneyimi imiş bu film. Bunu öğrendiğimde biraz şaşırdım ve zaten beğenerek izlediğim performansı, gözümde daha bir değer kazandı.

İnsan ırkı olarak farklılıklara tahammülsüzlüğümüzü, acımasızlığımızı sanırım tam manasıyla tokat gibi yüzümüze çarpan bu filmi izleyip duygulanmamak imkansız. İzlemek, bildiğimiz ama unuttuğumuz gerçekleri hatırlamamıza biraz olsun yardımcı olabilir.

18.11.2012 - 16:55

2 yorum:

  1. güzel bir blog çalışması olmuş öncelikle bunu belirtmeliyim. ilk yazdıklarınla son yazdıkların arasındaki eleştiri farkı direk göze yansıyor. neyse kişisel yorumuma geçecek olursam bence bu film her "oyun sever"in izlemesi gereken bir film sonuç olarak ana tema dış dünyanın acımasızlığından sıkılan bir gencin oyuna kendini kaptırıp bi nevi kendi "yaşam alanını oluşturma" çabası. filmin temelinde aşk ve dram hat safada gözükse de dediğin gibi insan ırkının farklı bireylere karşı acımasız tutumunu tüm çıplaklığıyla gösteren ve insanların az da olsa kendini bulabilceği bana göre "yarı-biografik" bir yapıttır. yanlış anlaşılmasın biografinin ne olduğunu biliyorum ama başta dedim ya oyun severlerin izlemesi gereken bir film diye, bundan kasıt. çünkü her oyun severin hayatında bir oyun olmuştur unutmadığı, karakterine çocukça bir sevgi, aşk beslediği. benimgi "alice" di mesela ne zaman görsem onu mutlu olurum.
    bu arada izlediğin filmlerin teması hemen hemen aynı sayılır, tamam seviyo olabilirsin o tarzı ama daha farklı tarzda filmlerinde blogunda paylaşırsan bence daha da geniş kitlelere hitap edebilirsin diye düşünüyorum (izlemediysen requiem for a dream tavsiyemdir dramda)

    unutmadan belirtmeliyim yan taraftaki oylama güzel olmuş, kaliteli yapımlar direk dikkat çekiyo ama mr.nobody ya da eternal sunshine of the spotless mind ı da görmek isterdi bu gönül, sağlık olsun bi dahakine artık. oyumu da zaten jeux d'enfants.

    bundan sonra izleyeceğin kaliteli yapımlara ithafen; iyi seyirler.

    YanıtlaSil
  2. öncelikle tüm yorumlar için teşekkür ederim :)
    "ben x"'in oyun severler için ayrı bir yeri olacağı fikrine kesinlikle katılıyorum. oyun dünyasına uzak birinin göremeyeceği detayları yakalayabilir, kendilerini bulabilirler filmde.
    oylama için biraz daha komedi unsuru ağır basan filmleri öne çıkarmaya çalıştım, yoksa liste baya bir uzuyordu ama söylediğin filmler benim de çok sevdiğim filmler, belki başka bir anketin içinde bulunurlar ;)
    son olarak farklı tarz film tavsiyeni dikkate alıyorum (requiem for a dream'i çok uzun zaman önce izlemiştim ama başka bir dramı izleyip yazabilirim gayet tabi)
    tekrar teşekkürler, iyi seyirler!

    YanıtlaSil