18 Mayıs 2013 Cumartesi

All That Jazz (1979) - It's showtime folks!

http://www.imdb.com/title/tt0078754/
All That Jazz, anlatmaya neresinden başlasam bilemediğim, tam manasıyla dolu dolu bir film. Filmi tanımlarken "ölüm"ü anlatan film mi demeliyim, yoksa "yaşam"ı anlatan hayat dolu bir film mi demeliyim karar veremedim. Ya da gösteri dünyasına ayna tutan, övdüğü kadar olumsuz eleştiride bulunmaktan da geri durmayan bir film olduğundan da bahsedebilirim. Tabi tüm bunları söylerken, filmin mükemmel kullanılmış müzikal anlatımına da bir noktada mutlaka değinmem gerekecektir.

Joe Gideon, kadınlara, sigaraya, koşuşturma şeklinde akıp giden hayata tutkuyla bağlı, gösteri dünyasının en başarılı isimlerinden biridir. Ancak, hızlı ve yoğun yaşantısının bir sonucu olarak erken denilecek yaşta ölümle savaşırken bulmuştur kendisini. Ölüm döşeğindeyken, güzel bir kadın görünümünlü ölüm meleği ile olan diyalogları ile açılır film. Ölüm meleği ile dahi flört edecek kadar kadınlara düşkün olan Joe'nun hayatında ayrı bir yere sahip olan üç kadın vardır: eski eşi Audrey, sevgilisi Kate ve küçük kızı Michelle. Filmin ilerleyen bölümlerinde Joe ile birlikte geçmişe gidiyor ve başta bu üç kadın ile ilgili olmak üzere geçmişi ile yüzleşmesini, mutluluklarını ve pişmanlıklarını yer yer şahane müzikler ve fantastik öğeler eşliğinde izliyoruz.

13 Mayıs 2013 Pazartesi

Barfi! (2012)


Baharın gelmesi, havaların güzelleşmesi ile birlikte buraları biraz ihmal etmiştim. Birkaç haftalık araya bu cuma gösterime giren ve hakkındaki övgülere kayıtsız kalamadığım "Barfi: Aşkın Dile İhtiyacı Yoktur" ile son veriyorum! :) Barfi, enteresan bir film, hem her aşk filminden aşina olunan duygulara değiniyor hem de aşk üçgenini oluşturan kahramanlardan birinin sağır ve dilsiz, birinin otistik olmasıyla toplumun "sıradışı" olana bakış açısına ve toplum baskısının hayatlarımızı nasıl şekillendirebileceğine yer veriyor.